Antik Dönem’de kentler, ekonomilerinin temelini büyük oranda tarım ve tarıma dayalı ticarete dayandırmaktaydı. Buna bağlı olarak tarım faaliyetlerinin gerçekleştirildiği kentin çevre sahası, kırsal alanı yani khorası son derece önem taşımaktaydı. Kırsalda gerçekleştirilen tarım faaliyetleri olmaksızın varlığını sürdüremeyecek olan kentlerin, zaman içerisinde bu alanları ve aynı zamanda kentin hâkim olduğu coğrafyanın sınırlarını gözetleme ve koruma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Kırsal alanın korunma ihtiyacı, kentlerin kırsalda çevre alanlarında, vadi geçişleri gibi topoğrafik olarak hâkim noktalarına inşa edilen, birbirleriyle ilişki içerisinde tahkimli yerleşimler ve gözetleme mevkileri vasıtasıyla kurulan bölgesel savunma ağları sistemi ile karşılanmıştır.
Bahsi geçen bu durum, Adramytteion’un adını verdiği ve egemen olduğu Edremit Körfezi’nin güney sahasında, bu sahayı doğuda sınırlayan genellikle Madra (Pindasos) Dağları’nın eğiminin başladığı, bazılarının bu sahanın verimli düzlüğüne doğudan sınırlı ulaşım sağlayan vadi geçişlerine de hâkim olduğu noktalarda inşa edilen tahkimli kale yerleşimleri ile sağlanmıştır. Aslında, inşa edildikleri bu konumlarda bu yerleşimleri, gözetleme vasıfları ilgisinde karakol olarak adlandırmak da yerinde olacaktır. Hâkimiyet alanını ve bu alanın verimli topraklarını savunan bu karakollar, zaman zaman bir başına tehditleri engelleyecek güçte olamazlardı. Bu durumda bulundukları konumdan yakılan bir ateş ile savunma ağı sistemine dahil olan diğer kale – karakolları veya ait olduğu merkezi uyarmak veya yardım istemek durumda kalırlardı. Aisyklos’un Orestes üçlemesinin ilk oyunu olan Agamemnon tragedyasında, Troia’da savaşan Agamemnon’un eşi Klytaimnestra, Troia’nın zaptını Argos’tayken haber ateşi ile öğrenir. Bu durum, uzak mesafeler için var olan bir haberleşme geleneğinin tragedyalara yansıması olarak kabul edilebilir.
Gözetleme kulelerinin bütüncül bir savunma ağı oluşturacak şekilde organize edilmesi ise, Klasik-Hellenistik Dönem’de yaygındır. Özellikle Hellenistik Dönem’de görülmeye başlanan siyasî karmaşalar, otorite eksikliği sonucunda ortaya çıkan çatışmalar ve buna bağlı olarak asayişin kaybolduğu bir ortamda kentler, ekonomisini dayandırdığı tarım alanlarını yani khorasını korumak durumunda kalmıştır. Böylece Adramytteion kenti de Geç Klasik-Erken Hellenistik Dönem’de, kent kırsalında bulunan stratejik tepe noktalara inşa ettirdiği tahkimli yerleşim alanları ve kale yerleşimleri ile birlikte bütüncül bir savunma ağı sistemi oluşturmuştur.
Batı Anadolu Bölgesi’nde tespit edilen Geç Klasik-Erken Hellenistik Dönem’e tarihlenen benzer yerleşim alanlarının en belirgin mimarî özelliklerinden birisi, topoğrafyanın da mimarîye dahil edildiği bir kullanım geleneğidir. Buna göre, tahkimata dair duvar sıralarının oturtulduğu temeller, ana kayaya kazılmıştır. Rektagonal örgüdeki duvar temelleri için anakaya üzerinde topografyaya bağlı olarak iki tip düzenleme mevcuttur: nispeten düz kayaç zeminde, zeminin tıraşlanması ile oluşturulan temel sıraları şekillenirken eğimli kayaç zeminde, zemine oyulan ardışık temel basamakları söz konusudur. Anakayadaki tıraşlamalar veya temel basamakları şeklindeki tahkim izleri, yer yer korunagelmiş olan duvar hatları ile birlikte bu tarz yerleşimlerin kapalı alan oluşturan planlarını gözler önüne sermektedir. Örneklerin çoğunda, kapalı bir plan sunan bu tahkimli alanlar içerisinde, kısmen anakayaya oygu işlevsel birer sarnıç da bulunmaktadır.
Edremit Körfezi’nin güney sahasında, Adramytteion ilgisinde sürdürülen yüzey araştırmaları çalışmalarında, bahsi geçen karakterde bir savunma ağının parçası olarak kale-karakol yerleşimleri tespit edilmiş ve belgelenmiştir. Bu ağ, Körfez sahasının güneyinde, kabaca kuzeydoğu güneybatı istikametinde uzanan bir zincir oluşturarak bölgenin verimli alüvyal düzlüğünü doğuda sınırlayarak kollamaktadır.
Çalışmalarda belgelenen bu dokuz tahkimli yerleşim, kuzeyden güneye şöyledir;
Kocafuğla Tepe (Burhaniye)
Burhaniye ilçesi Börezli Mahallesi’nin 1.5 kilometre güneyinde yer alan Kocafuğla Tepe, 346 metre yükseklikte, kuzey ve kuzeybatı yönde Edremit düzlüğüne hâkim bir görüş alanına sahiptir. Adramyttene düzlüğünü kontrol eden Klasik-Hellenistik kurgudaki kale yerleşimlerinin en kuzey uzantısı Kocafuğla Tepe’dir. Kocafuğla Tepe üzerinde düzlük bir alanda bulunan kale yerleşimi, Edremit Körfezi’nin tüm kuzey ve kuzeydoğu şeridini denetleyebilmekte ve Thebe Ovası’na tamamen hâkim bir noktada bulunmasından dolayı stratejik konum olarak da önemli bir noktadadır. Kalenin tahkim sisteminin genelinde Geç Klasik – Helenistik duvar sıraları, ana kaya ile birbirini bütünler halde ancak birkaç noktada korunagelmiş olsa da, tepe üzerindeki yerleşimde yüzeyden anlaşıldığı kadarıyla ebatlarda belirli bir standardı olmayan ve kuru duvar örgüsündeki mekân duvarı sıraları yer yer gözlemlenebilmektedir. Tepenin kuzey yamacına yakın konumlanan ve kuzeydoğu ile güneybatı köşede mevcut durumda kısmen kayaya oyulmuş vaziyette inşa edilen iki sarnıç yapısı tespitler arasındadır.
Asarkaya (Burhaniye)
Asarkaya, Burhaniye ilçesi Karadere Mahallesi’nin 5 kilometre doğusunda konumlanmaktadır. Kayalık tepe üzerinde yer alan düzlük, anlaşıldığı üzere bir tahkim sistemi ile çevrelenmiş bulunmaktadır. Yerleşim, konum olarak batı, güney ve doğu yönünde, Karadere’nin de aktığı vadiyi kontrol eder niteliktedir.
Zirvesine ulaşımın yalnızca kuzeybatıdan mümkün olduğu kaya kütlesinin en üst kotu, teras niteliği taşımaktadır. Bu kaya kütlesinin kuzey, kuzeybatı, batı ve güneybatı yönlerinde tahkim edildiğinin tespiti, mekânın duvarlarının alt sırasını oturtmak için kaya üzerine tıraşlanan temel basamak izlerinden yapılmıştır. Ayrıca, tepenin güney kenarı boyunca 12 metre uzunluğunda, doğu-batı doğrultulu olan tahkim izlerini görmek mümkündür. Bu tahkimatın hemen alt kotunda yer alan bir başka temel basamağı sırası ise güneybatı köşeden kuzeye doğru konumlanmakta olup, alanı batı kısmında sınırlamaktadır. Böylelikle alanı çevreleyen bir tahkim olduğu net olarak anlaşılmaktadır.
Dedekaya (Burhaniye)
Burhaniye ilçesi Bahadınlı Mahallesi’ne yakın, Karadere’nin kuzeyinde vadiye hâkim, eğimli, kayaç bir tepe üzerine konumlanan Dedekaya, en üst kot itibariyle iki kaya öbeğinden oluşmaktadır. Önceki literatürde kaya kütleleri üzerindeki uygulamaların yanlış değerlendirilmesi neticesinde kült kompleksi olarak yorumlanmış olan Dedekeya yerleşimi, gerek seramik buluntular gerekse günümüze ulaşmayan izodomik örgüdeki tahkim duvarlarının ana kaya üzerinde arda kalan temel izlerinin takip edilip rölövesinin tamamlanması vasıtasıyla anlaşıldığı üzere, Geç Klasik – Hellenistik Dönem’den itibaren kullanım görmüş tipik bir gözetleme mevkidir. Yerleşim esas olarak anakaya zemine sahip farklı kotlardaki alt ve üst terasın bir bütün oluşturur haldeki tahkimi ile sınırlandırılmıştır. Üst yerleşimde anakayaya oyulmuş sarnıç, bu tip karakol nitelikli yerleşimler için tanıdık durumdur. Yerleşime ana yaklaşım vadi tabanından alt terasa ulaşan anakayaya oygu basamaklardan sağlanmakta olup, bu durum, Karadere’nin (Ollios) Klasik ve Hellenistik Dönem’de ulaşıma elverdiğini ortaya koymaktadır.
Hisar Tepe Kalesi (Burhaniye)
Burhaniye ilçesi, Hisarköy Mahallesi sınırlarında yer alan Hisar Tepe Kalesi, Hisarköy’ün yanı başındaki tepenin üzerinde, zirve kısmen düz, kayalık bir alan etrafında tahkimli bir mimarî düzenlemeden oluşmaktadır. Kuzeyde Edremit Körfezi ve doğuya doğru devam eden Karınca Deresi ile Thebe Ovası’na hâkim panoramik bir görüş açısı sunması, alanın doğal konumuyla gözetleme mevkii potansiyelini ortaya koymakta olup alan üzerindeki kalıntılar da bu durumu doğrular niteliktedir. Korunagelmiş ve gözlemlenebilen kalıntılar, temel basamaklarından ve temel izlerinden oluşmaktadır. Bu basamak sıralarından anlaşıldığı üzere, alanda genel itibariyle her yönde 12 metre uzunluğundaki duvar sıralarından oluşan kare formlu bir yapı inşa edilmiştir. Tepedeki düzlüğün etrafını daha geniş çapta çevreleyen ve kısmen korunagelen harçlı sur duvarları ise, Bizans Dönemi’nde tepenin benzer fonksiyona sahip bir kale olarak kullanım gördüğünü ortaya koymaktadır. Kısmen korunagelen bu dış tahkimat hattı üzerinde yer yer gözlemlenen rektagonal bloklardan tekil sıralar halinde korunagelen duvar örgüsü ise, bu dış tahkimatın Bizans Dönemi öncesinde Klasik – Hellenistik evre tahkimatının da konumlandığı hat olduğu fikrini vermektedir. Seramik malzemeler, Hellenistik Dönem örnekleri ile MS 12.-14. yüzyıllar arasına tarihlenen sgrafitto tekniğinde örnekler sunmaktadır.
Ballıktaş (Burhaniye)
Burhaniye ilçesi, Kırtık Mahallesi sınırında konumlanan Ballıktaş, oldukça dar ve derin bir vadi tabanında yükselen dik ve sarp bir zirvede yer almaktadır. Zirve, düz iki platformdan oluşmaktadır. Kayaç zemin üzerindeki düzenlemelerle, bu düzenlemelere oturduğu anlaşılan, ancak günümüze ulaşmayan duvar sıralarından oluşan tahkimat, kaya oygu temel basamakları halinde, doğu-batı doğrultusunda uzanmakta ve alanı kuzey yönden sınırlamaktadır. Üst platformda yapılmış olan kaçak kazı izleri neticesinde kendisini kısmen gösteren, ancak korunagelen haliyle anlamlı bir mimarî sunmayan, kumtaşından rektagonal bloklar saptanmıştır. Yüzeyden elde edilen seramik parçaları, alanın MÖ 3. yüzyıl ortasından MS 1. yüzyıl içlerine kadar kullanıldığını göstermektedir.
Kaplan Sivrisi Tepe (Burhaniye)
Burhaniye ilçesi, Hacıbozlar Mahallesi’nin yaklaşık 3.5 kilometre kuzeydoğusunda Kuyumcu Mahallesi’nin 3.5 kilometre güneydoğusunda konumlanmakta olan Kaplan Sivrisi Tepe olarak adlandırılan kayaç tepe üzerinde, bölgedeki kaleler zincirinin bir örneği daha belgelenmiştir. Kayaç tepelik alan, oldukça dik yamaçlar üzerinde 966 metre yüksekliğe kadar ulaşmaktadır. Kuzey yönde Edremit düzlüğüne doğru geniş bir panoramaya sahip olup batı yönde Altınova sahilinden Bababurnu’na kadar geniş bir görüş açısına hâkimdir. Bu konum yalnızca doğu ve güney yönde görüşü sınırlı durumda, bahsi geçen panoramaya en hâkim nokta niteliğindedir. Tepelik alanın yamaçlarının belirli bir seviyesinden itibaren bir çevre duvarıyla tahkim edildiği kuzeybatı, batı, güneybatı, güney ve güneydoğu yönlerdeki tespitlerle anlaşılmıştır. Kuzeybatı yönde yer yer üç sıra yükseklikte korunagelen rektagonal ve bosajlı bloklardan örülü duvar sırası, kayaç tepe üzerinde yer yer gözlemlenebilen temel sırası izlerinden anlaşıldığı üzere batı yamaçta devamlılık göstermektedir. Güney ve güneybatı yamaçlarda ise yer yer tek sıra halinde takip edilebilen sıra rektagonal, bosajlı bloklara sahiptir. Tepenin tahkim sınırları içerisinde gerçekleştirilen yüzey taraması neticesinde çoğunluğunu yalın grupların oluşturduğu seramik malzemeler tespit edilmiştir. Bunlar arasında Hellenistik Dönem’in seramik gruplarından olan siyah firnisliler en belirgin grup olarak göze çarpmaktadır.
Sarıkaya (Gömeç)
Burhaniye ilçesi, Kubaşlar Mahallesi’nin 1.5 kilometre kuzey-kuzeybatısında, alçak tepeler arasında kalan derin vadinin içerisinde yükselen Sarıkaya, 545 metre yükseklikte, oldukça dik bir yamaç eğimine sahip tepe ve geniş zirve düzlüğünden oluşmaktadır. Tepenin güney yamacında doğu-batı doğrultuda bir hat oluşturan, kuru duvar örgülü, şekilsiz, birbirini tamamlayan taşlardan oluşmuş duvar sıraları tespit edilmiştir. Aynı zamanda kaya kütlesinin güney fasadında taş çıkarma işleminin kalıntılarına işaret eden kama izleri gözlemlenmiştir. Tepenin zirve düzlüğü ve güney bitiminden başlamak üzere güney ve batı teraslar üzerinde çatı kiremitleri, tuğla ve künk parçalarıyla birlikte yoğun seramik buluntular saptanmıştır. Tespit edilen seramik buluntular Hellenistik Dönem’den Erken Roma Dönemi’ne kadar süreklilik arz ederek çeşitlenen parçalardan oluşmaktadır.
Dişkaya Tepesi (Gömeç)
Kubaşlar Mahallesi dolaylarındaki Dişkaya Tepesi, Gömeç-Ayvalık karayolu üzerinden gözlemlenen siluetinden dolayı Atatürk Kayalıkları olarak adlandırılan yükseltidir. Tepe, zirvede geniş bir eğime sahip olup zirveyi çevreleyen yamaçlarda duvar sıraları tespit edilmiştir. İlk duvar sıraları kuru duvar örgüsünde, çift sıralı, herhangi bir standart gözetmeksizin sıralanan harçsız taşlardan oluşmakta ve alanın tamamını çevrelediği düşünülmektedir. Bununla birlikte tepenin güneydoğu bölümünde, söz konusu duvarların hemen altında, ana kaya öbeğiyle bütünleştirilmiş, aynı örgüde, teraslama işlemine işaret eden şekilsiz, yaklaşık 1 metre büyüklükteki, yüzeye bakan tarafları tıraşlanmış bloklar ve bu blokların belli yerlerde oluşturduğu sıralar saptanmıştır. Yüzey üzerinde tespit edilen küçük buluntuların çoğunluğunu yalın seramik parçaları oluşturmaktadır. Bunların yanı sıra tarihlenebilir nitelikte Roma Dönemi gri seramiği gövde parçaları ve tekil olarak da Arkaik Dönem’e tarihlenebilir bir gövde parçası bulunmuştur.
Asartepe (Ayvalık)
Adramyttene düzlüğünü kontrol eden kaleler sisteminin güneydeki uzantısı niteliğindeki Asartepe, Gömeç ilçesi Çamoba Mahallesi’nin yaklaşık 1 kilometre kuzeyinde, Tıfıllar Mahallesi’nin 600 metre güneybatısında olup Çamoba’dan Tıfıllar’a giden yolun doğusunda konumlanmaktadır. Üst düzlüğü bir üst teras niteliğinde, çevre panoramaya hâkim, Thebe düzlüğü ve Ayvalık Adaları’na bakan bir görüş açısına sahiptir. Tepe düzlüğü ve tepeyi tüm yönlerden çevreleyen yamalarda gerçekleştirilen yüzey taraması neticesinde Klasik-Hellenistik Dönem siyah firnislileri, Roma Dönemi sigillataları ve Bizans Dönemi sırlıları tespit edilmiştir.
Asartepe yerleşiminin üst düzlüğü bir teras niteliğinde olmakta olup çevre panoramaya tamamen hâkim bir konumdadır. Bulunduğu konum itibariyle Ayvalık sahilinden kuzeye doğru Pelitköy sahiline kadar olan alana ve körfeze tamamen hâkim bir yerleşim yeri olmaktadır. Bulunduğu alana neredeyse 360 derece hâkim olan Asartepe’de bulunan kale yerleşimi, batısında yer alan Alibey Adası’nı, Ayvalık Adaları’nı ve Thebe düzlüğünü ve kuzeybatısında yer aldığı düşünülen Kız Çiftliği Höyüğü’nü (Kisthene) denetler niteliktedir.
Söz konusu savunma ağı sistemi bir bütün olarak düşünüldüğünde; Edremit Körfezi üzerinden yapılan ticaret ağını ve körfezde oluşabilecek tehditleri, Ayvalık Adaları’nı, Altınoluk’tan başlayıp Altınova’ya kadar uzanan kıyı şeridini, Thebe Ovası’nda ve diğer bölgelerde yapılan tarımsal faaliyetleri, Karıncadere Vadisi üzerinden geçen ve dağlık alandaki vadi geçişleriyle Pergamon’a ulaşan yolun ve dönem içerisinde mevcut diğer yol ağlarını geniş bir ölçekte denetim altında tuttuğu söylenebilmektedir. Bu bağlamda mevcut yerleşim alanlarının dizilimleri ve denetledikleri karasal alan düşünüldüğünde, antik yazarlar tarafından belirlenen ve Adramyttene olarak tanımlanan kentin denizsel etki alanının haricinde, karasal sınırları hakkında da çıkarım yapmak bizler için mümkün olmaktadır.