Kent dahilindeki Ören Tepe ve Modern Su Deposu yükseltileri arasındaki sırt üzerinde konumlanan ve Orta-Geç Bizans döneminde yoğunlaşan bir iskanın tespit edildiği bir diğer çalışma sahamız, “D Bölgesi” olarak adlandırdığımız alan olmuştur. 2013 yılında kazısına başlanılan alan, gelecekte ihtiyaç duyulacak koruma, tanzim ve teşhir düzenlemeleri ön görülerek birbirine bitişik iki açma olarak tasarlanmıştır. Günümüz çevre düzenlemesi dahilinde, kısmi park kullanımının halen devam etmekte olduğu bu alanda, MS 2. yüzyıldan MS 14. yüzyıl sonuna kadar kesintilerle devam eden bir yapılaşma söz konusudur. Ancak seramik bulgularla MS 12.-13. yüzyıla tarihlenen ve kendi kuyusu ile su dağıtım altyapı sistemini barındıran bir yapı kompleksi, alana esas kimliğini kazandıran öğe olmuştur. Kompleksle ilişkili temel kotlarından elde edilen buluntuları büyük oranda sofra-mutfak kaplarının oluşturması, yapı bütününe sivil mimariye yönelik muhtemel bir konut fonksiyonu kazandırıldığını düşündürmektedir. Kalıntılar, temel plan değişiklikleri ve eklentilerle bütünleşik, kısa süreli dönem evreleşmesini yansıtmaktadır. Değişen kotlarda, farklı yönelimlere sahip ve yer yer üst üste binen, algılaması oldukça güç bu karmaşık mimariyi evre evre anlamaya çalışalım….
En alt kotta, planda yeşil renk ile ifade ettiğimiz kuru, çift sıra örgüde mekanlaşma yaratan temel-duvar sıraları ile in situ (orijinal yerinde) halde, kenetlerle birbirine bağlanmış ve üst yüzeylerinde kapı mili yuvalarının bulunduğu düzgün kesme taş temel blokları tespit edilmiştir. Doğrudan ana kaya üzerinde yer alan bu düzenlemeler, ilgili seviyeden elde edilen buluntulara göre MS 2.-3. yüzyıl Roma Dönemi yapım faaliyetlerine ait unsurlar olmalıdır. Adramytteion’un farklı noktalarından bildiğimiz üzere, tepe üzerinde yer alan Roma Dönemi düzenlemeleri, erken kültür tabakalarını tesviye ederek doğrudan ana kaya üzerinde gelişmişlerdir. Dolayısıyla kent bağlamında değerlendirirsek D Bölgesi için de rahatlıkla benzer bir yapılaşma sürecini düşünebiliriz. Açısal kopuklukları ve ölçüleri gerekçesiyle, planda yeşilin farklı tonlarıyla belirtmeye çalıştığımız kalıntılar, tekil bir yapıdan ziyade farklı yapıların Roma Dönemi içeresindeki evreleşmesine işaret etmektedir.
Bir sonraki evre itibariyle alanda köklü yapısal değişimler söz konusudur. Alexios Kommenos Dönemi’nde (MS 1081-1118), yeni kırsal düzenlemelere paralel olarak kentlerin de yeniden şekillendiği görülmektedir. Bu yeni imar politikası bağlamında antik anlatılardan Adramytteion’un yeni sur inşasıyla tahkim edildiği bilinmektedir. Antik kaynakları destekler nitelikte sur hattına ait doğu-batı doğrultulu bir bölüm, alanın kuzeyinde açığa çıkarılmıştır. Temel kotundan elde edilen seramik bulgular aktarımlarla belirlenen bu kronolojik çevreye uyum sağlamaktadır. Planda mavi renk ile belirttiğimiz, açma boyunca devam eden sur duvarı yaklaşık 3 m kalınlığa sahiptir. Çoğunluğu kentin erken evrelerine ait parçalardan devşirme (spolia) malzemeyle (rektogonal bloklar, sütun tamburları ve dorik entablatur) oluşturulmuş beden duvarı, yoğun dökme moloz harç ile kuvvetlendirilmiştir. Doğrudan ana kaya üzerinde yükselen sur duvarı, inşası sırasında önceki kültür katlarını tahrip etmiştir. Bu durumu yeşil renk ile vurguladığımız Roma Dönemi evresine ait mekanlaşma üzerinde açık bir şekilde görmek mümkündür.
Temel kotlarından ele geçirilen buluntulara göre alanda surla çağdaş bir yapılaşma da gelişmektedir. Planda yine mavi ton ile ifade ettiğimiz, güney açma sınırları içerisinde kalan bu mimari, yine temel seviyesindeki bir köşe olarak koruna gelmiştir. Kuru, çift sıralı duvar örgüsüne sahip olan temel kalıntısı, yönelimi itibariyle bu bölümde tespit edilen kuyunun üstünü kısmen kapatarakevam etmektedir.
Bu evreyle birlikte kuyu, tanımlı bu mimari içerisinde aktif bir kullanım ile sisteme dahil edilmiştir. Yapıya, kuyuda biriken kaynağın mekanlar içinde dolaşım ve aktarımını sağlama amacıyla planda mor renk ile belirttiğimiz bir alt yapı sistemi yerleştirilmiştir. Mimariden önce tasarlanmış yeni kurgudaki alt yapı sistemi, ana kaya ve üzerinde gelişen Roma Dönemi mimarisi tahrip edilerek düzenlenmiştir. Doğu-batı yöneliminde düzenlemiş yataklara yerleştirilmiş künkler, dağıtım amacıyla kireç taşından bir rögara bağlanmışlardır. Yerleştirme yataklarından elde edilen buluntular, sur hattının eklenmesinden sonra gelişen mimarilere ait buluntularla paralellik göstermektedir. Dolayısıyla alt yapı sisteminin aktif kullanımını, geç Bizans Dönemi (MS 12.-14. yy) dahilinde değerlendirmek yerinde olacaktır. Aynı husus, üst kotta konumlanan kuzey-güney doğrultusunda daha küçük çaptaki künk hattı için de geçerli olmalıdır.
Bir sonraki yeni evreyle birlikte alandaki tanımlıimarinin ana omurgasının artık oluştuğu söylenebilir. En üst kot itibariyle şekillenen ve planda kırmızı renk ile ifade ettiğimiz bu evrede, sur hattına bitişik konumlanan bir mimari geliştirilmiştir. Temel seviyesinde korunmuş, kuzey-güney doğrultuda uzanan ince, uzun dikdörtgen bir form sunan bir mekan, herhangi bir standart sunmayan taşlardan çift sıralı, kuru duvar örgüsünde inşa edilmiştir. Sur üzerindeki açıklık güneybatı köşedeki açıklık, mekanlar arasındaki geçişleri teşkil etmektedir. Dolayısıyla bu evrede mekanlaşmanın doğu-batı yöneliminde devam ettiği düşünülmelidir.
Temel kotundan elde edilen buluntulara göre Geç Bizans Dönemi’nde (MS 12.-14. yy) kullanımda olduğu anlaşılan dikdörtgen formlu mekanın, basit eklemeler veya onarımlarla Geç Bizans Dönemi sonuna kadar kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda yapı öncelikli olarak ana mekana göre diyagonal yönlendirilmiş ve planda turuncu renk ile ifade ettiğimiz iki duvarla genişletilmiştir. Söz konusu duvarlar çift sıralı kuru duvar örgüsünde olup kalınlıkları dikdörtgen formlu ana mekanın duvarıyla örtüşmektedir. Doğudaki duvar, üzerinde giriş açıklığı bulunan bir hat olarak, batıdaki ise kısmen korunagelmiştir.
Sonraki evrede yapılan tüm düzenlemeler, artık son halini alan plan kurgusu korunmaya çalışılarak yapılan tadilat ve güçlendirmelerden oluşmaktadır. Planda sarı renkli tarama ile ifade ettiğimiz doğu duvarı, özgün hat üzerinde hafif daraltılarak yenilenmiştir. Yapı batıda ise sarı renk ile belirttiğimiz yine sur hattına bağlanan ana, yeni bir duvar hattı, güneybatı köşede ise tamamlayıcı mekan içi bölme duvarlarının eklenmesiyle genişletilmiştir. Asimetrik görünümleri nedeniyle alelacele yapılmış izlenimi veren yeni duvarlarla yapı, ince ve uzun gelişen dikdörtgen formlu ana iki mekandan ve güney yönde bağlanan mekanlardan oluşan bir yapı bütününe dönüşmüştür.
Son evrede ince, uzun dikdörtgen planlı ana mekanın üzerinde gelişen yeni bir mimari kurgu söz konusudur. Gri renk ile belirtilmiş bu evreye ilişkin değerlendirmeler devam etmektedir.