Adramytteion’da antik kentinde sürdürülen kazı ve onarım çalışmalarında yüzeyde tespit edilen kent surlarından korunagelen kısımların tamamı Bizans Dönemi’ne tarihlenmekte olup kentin erken dönemlerine dair henüz bir tespitte bulunulamamıştır.
Adramytteion’un Roma Dönemi itibariyle sahip olduğu sınırlar Orta Çağ’da küçülmüş ve kent, 12. yüzyılın başlarında çok daha dar bir alanda yeniden tahkim edilmiştir. Bunun sebebi, tarihi kaynaklardan anlaşıldığı üzere 11. yüzyılın sonunda, 1090 dolaylarında Çaka Bey tarafından kentin bütünüyle tahrip edilmesi ve tüm nüfusunun da civar bölgelere dağılmasını takip eden süreçte, dönemin imparatoru I. Aleksios Komnenos tarafından görevlendirilen Eumathios Philokales’in 1109 dolaylarında Adramytteion’u restore ettirmesi olabilir. Kent, Türk akınlarına karşı bu dönemde yeniden inşa ve restore edilen kent surlarıyla karşı koymuş olmalıdır. Zira, coğrafyacı Muhammed el-İdrisi, 12. yüzyılın ortası itibariyle Adramytteion’un oldukça iyi tahkim edilmiş güvenli bir kent olduğunu aktarmaktadır. Bununla birlikte 2012 yılı sonrası sürdürülen arkeolojik çalışmaları sonucunda elde edilen veriler de Adramytteion’da 12. yüzyılda gerçekleşmiş kentsel ölçekteki yeniden yapılanmayı işaret etmektedir.
Adramytteion kent surlarının yüzeyde çok az bir bölümü günümüze ulaşabilmiştir. Kentte sürdürülen kazı ve onarım çalışmalarıyla birlikte surların bazı bölümlerine dair tespitler yapılmış ve böylece kentin 12. yüzyıl itibariyle sınırlarına dair önemli ipuçlarına ulaşılmıştır.
D Bölgesi’nde Kuzey Surlarına Ait Olduğu Düşünülen Bölüm
Adramytteion kent surları, Ören Mahallesi’nde 6 noktada gözlemlenmekte olup bunlardan ilki, D Bölgesi’nin kuzeyinde yer almaktadır. 11 metre uzunluk, 2,80 metre kalınlık ve yaklaşık 1,50 metre yüksekliğe sahip olup temel düzeyinde korunmuş bir sur kalıntısıdır. Ören Meydanı’nda bulunan A Bölgesi’nin yaklaşık 25 metre kuzeyinde bulunan açmada ise kent surlarına ait yaklaşık 7,50 metre uzunluk, 2,50-3,00 metre kalınlık ve 1,00 metre yüksekliğe sahip bir diğer temel kalıntısına rastlanmıştır. Her iki kalıntı da doğu – batı doğrultulu olup kent surlarının kuzey kanadına ait olduğu düşünülmektedir.
A Bölgesi’nin deniz tarafında kalan yamaç boyunca tespit edilen üçüncü parça da yine surlarla ilişkili düşünülebilir. Yaklaşık 55 metrelik bir hat üzerinde iki adet dik açılı köşe oluşturan ve modern tahribatlar nedeniyle kesintili yapıda olup yüzeyde ancak temel düzeyinde korunabilmiş bir sur kalıntısı olarak değerlendirmek mümkündür. Diğer yandan kent alanının en güneybatısında, Hüseyin Öğütcen Bulvarı’nın plaja kavuştuğu noktadaki yamaçta tespit edilen dördüncü parça, kıyıya paralel şekilde yaklaşık 15 metre boyunca uzanan ve yüksekliği 2,00-2,50 metre aralığında değişen bir sur kalıntısıdır. Bu iki parça da kabaca kuzey – güney doğrultulu olup kentin kıyı kesiminde topografyayı takip eder bir biçimde, surların batı kanadını oluşturduğu söylenebilir.
Belediyeye ait fidanlık ile Sur Caddesi arasında uzanan yamaçta bulunan beşinci kısım ise modern tahribat sebepli kesintilere karşın yaklaşık 180 metre boyunca uzanan ve yüzeyde ortalama 3,00 metre yüksekliğinde korunabilmiş bir sur parçasıdır. Doğu – batı doğrultulu olup kent surlarının güney kanadını oluşturmaktadır. Bu sur hattının doğu ucuna denk gelen Sur Caddesi’nin hemen başındaki bölümde, yarım daire formlu ve tahkimli bir burcun kalıntısı bulunmaktadır. Batı ucuna yakın bir noktada ise muhtemelen bir diğer burçtan geriye kalmış dik açılı bir köşe vardır.
Son olarak, kent surlarının doğu kanadını teşkil eden kuzey – güney doğrultulu hattın, Ören Tepe ana yükseltisinin doğu yamacı boyunca, Avni Meço Caddesi’ne paralel uzandığı görülmüştür. C Bölgesi’nde, bu bölümden temel seviyesinde geriye kalmış bir sur duvarı parçası ve kent kapısı olması muhtemel bir diğer bölüm tanımlanmış olup diğer sur kalıntılarıyla mimari yönden türdeş yapıdadır. Kent surları kalıntılarının neredeyse tamamı coğrafi açıdan oldukça tanımlı dik yamaçlar boyunca konumlanmaktadır.
Adramytteion kent surlarının inşasında ağırlıklı olarak kentin Hellen ve Roma Dönemi’nden dönemden nitelikli mimari parçalar ve taş ve tuğladan molozlar kullanılarak inşa edilmiş ve bağlayıcı olarak yoğun ve nispeten dayanıklı bir kireç harcıyla bir araya getirilmiştir.
Adramytteion kent surlarının genel mimari özelliklerine bakılacak olunursa, cephelerde kaba yontu karışık tipte molozların ve tuğla parçalarının düzenli hiçbir sıra meydana getirmeyecek şekilde ve estetik açıdan hiçbir kaygı gütmeden kullanıldığını söylemek mümkündür. Devşirme malzeme kullanımı ise oldukça yoğun ve yine özensizcedir. I. Aleksios Komnenos döneminde inşa edilmiş surlarda bu durumlara sıkça rastlanmakta olup daha önce ve sonraki dönemlerde surların mimari niteliklerinin nispeten yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Kendisinin döneminde meydana getirilmiş surlarda gösterişsiz ve tamamen sonuç odaklı bir yapıya rastlanması ise 1071 sonrası Türk akınlarına maruz kalan Anadolu’da, bazı kentlerin surlara acil olarak ihtiyaç duyması ve inşa faaliyetlerinin biran önce tamamlanmak istenmesi olabilir.